
Zeynep, 29 yaşında, Pendik escort Gözdağı eteklerine yakın bir mahallede yaşıyordu. Eski ama sıcak bir apartman dairesinde yalnız kalıyordu. Hayatı boyunca kimseye yük olmamaya çalışmış, küçük yaştan itibaren kendi ayakları üzerinde durmayı öğrenmişti. Üniversiteden mezun olduktan sonra bir kamu kuruluşunda kısa süreli bir sözleşmeli pozisyonda çalışmış, ancak kadroya geçemeyince işsiz kalmıştı. O gün bugündür, eline ne geçerse yaparak geçimini sağlamaya çalışıyordu.
Sabahları erkenden uyanır, Pendik sahiline inip kısa bir yürüyüş yapar, kafasını toparlardı. Deniz havası, ona biraz olsun nefes alma hissi verirdi. Ardından evine döner, bilgisayarını açıp freelance işler için gelen maillere bakardı. Bazen bir çeviri işi, bazen küçük bir sosyal medya hesabı yönetimi… Ancak hiçbiri düzenli ya da yeterli değildi.
Zeynep’in annesi yıllar önce vefat etmiş, babası ise başka bir şehirde yeni bir hayat sert kurmuştu. Aralarındaki bağ zayıftı. Dolayısıyla Zeynep’in arkasında duran kimse yoktu. Her ay, kira günleri geldiğinde içi sıkılır, markete gittiğinde fiyat etiketlerine mahçup bir gözle bakardı. Ayın sonunu getirmek, onun için her seferinde ayrı bir strateji gerektirirdi.
Yine de umutsuzluğa kapılmamaya çalışırdı. Pendik halk kütüphanesine sık sık gider, kitaplar okur, kendini geliştirmeye devam ederdi. En büyük hayali, bir gün kendi yazdığı öyküleri bir kitapta toplamak, bu şehirde yaşayan kadınların sesine bir ses katabilmekti. Yaşadığı her zorluğu, bir satıra dönüştürmek istiyordu.
Bir sabah, Pendik sahilindeki bir kafede, notlarını karıştırırken yanına bir kadın oturdu. İki kelimeyle başlayan konuşma, saatler süren bir sohbete dönüştü. Kadın, bir yayınevinde çalışıyordu ve Zeynep’in yazdıklarıyla oral ilgilendi. Bu, Zeynep için küçük ama umut dolu bir başlangıçtı. Hayatında ilk defa, kendi sesiyle ayakta kalabileceğine dair bir kapı aralanmıştı.
Zeynep hâlâ ekonomik zorluklarla mücadele ediyordu ama artık yalnız olmadığını hissediyordu. Pendik escort sokakları hâlâ aynıydı, ama artık bir kadının içindeki ışıkla daha anlamlıydı.
Bir yanıt yazın