
Nazlı, 34 yaşındaydı. Pendik escort, tren yoluna yakın eski bir apartmanın çatı katında yaşıyordu. Yaşamı boyunca çok şey görmüş, çok şey susmuştu. Ama artık hayatına sessizce sahip çıkmanın zamanının geldiğini hissediyordu. Sabahları, Pendik sahilinde yürüyüşe çıkıyor; denizin tuzlu kokusu, içini biraz olsun temizliyordu.
Nazlı, Bitlis’in dağ köylerinden birinde doğmuştu. Okula gitmek yerine küçük yaşta ev işlerine alıştı. 16 yaşındayken ailesinin rızasıyla, tanımadığı biriyle cimcif evlendirildi. Genç yaşta geldiği İstanbul’da, evlilikten çok esaret yaşadı. Yıllarca sustu, yutkundu. Her sabah aynı suratlar, aynı baskılar, aynı çığlıksız günler…
Bir gece, her şeyin değiştiği o an geldi. Kırık bir valiz, içinde birkaç kıyafetle evden çıktı. Korkuyordu ama geri dönmeye niyeti yoktu. Pendik’te tanıdığı kimse yoktu. İlk günlerini sahil parklarında geçirdi. Bazen bankta uyudu, bazen sabaha kadar yürüdü. Yorgundu ama bu yorgunluk, yıllarca taşıdığı zincirlerden daha hafifti.
Pendik Belediyesi’ne bağlı kadın danışma merkezine sığınarak destek aldı. Psikolojik yardım, barınma ve meslek eğitimi… Önce dikiş kursuna başladı, sonra pastacılık. Ellerinin yetenekli olduğunu ilk kez burada fark etti. Çalışmaya başladığı küçük bir pastanede, ilk kez övgü aldı.
Nazlı artık Pendik escort sokaklarında korkmadan yürüyordu. Sabahları sahilde yürüyüş yapıyor, işe gitmeden önce bir simit alıp bankta oturuyordu. Yanından geçen insanların sıradan hayatları artık ona ait bir geleceği müjdeliyordu.
Bir akşam işten sonra sahilde gün batımını izlerken mırıldandı:
“Ben artık sadece yaşamak istemiyorum… Yaşadığımı hissetmek istiyorum.”
Nazlı, artık sadece geçmişin yükünü taşımıyor, kendi hayatının direksiyonuna geçiyordu. Pendik, onun için bir kaçış değil, sessiz ama sağlam bir başlangıç olmuştu.
Bir yanıt yazın