
Elif 30 yaşındaydı. Üsküdar escort Arnavut kaldırımlı sokaklarında yürürken, her adımı geçmişteki bir anıyı tetikliyor, her nefeste hayatta kalmanın bedelini hatırlıyordu. Hayatın onu nasıl savurduğunu düşünmeden edemiyordu: küçük yaşta evlendirildiği bir hayat, kaçtığı bir şehir, ardından İstanbul… ve şimdi Üsküdar.
İstanbul’a gelişinin üzerinden iki yıl geçmişti. Bir akrabanın yanına sığınmış, sonrasında Seksi kendi ayaklarının üzerinde durmak için çabalamıştı. Ne diploması vardı ne birikimi. Ama içinde taşıdığı güç, çoğu insanın bilmediği, hatta onun bile zaman zaman unuttuğu bir cevherdi.
Gündüzleri temizlik işlerine gidiyor, geceleri Üsküdar sahilinde yürüyerek kafasını dinliyordu. Kız Kulesi’nin karşısında oturup hayallere dalmak, onun oral için kısa süreli de olsa bir kaçıştı. Bazen sahilde oturup denize daldığında içinden şu cümle geçerdi:
“Hayat, aynı deniz gibi; kimi zaman dalgalı, kimi zaman durgun. Ama hep devam ediyor.”
Bir gün, bir müşterisinin bıraktığı kadın dayanışma merkezinin broşürünü çantasının içinde buldu. Başta gidip gitmemekte tereddüt etti ama vip içindeki yalnızlığı aşmak için bir adım attı. Gittiğinde, ilk defa biri ona sadece insan olduğu için değer verdi. Konuştu, ağladı, dinlendi… Sonra yeniden toparlandı.
Psikolojik destek aldı, ücretsiz kurslara yazıldı. Hasta ve yaşlı bakımı eğitimi aldı. Mezun olduğunda, Üsküdar escort bir yaşlı bakım merkezinde iş buldu. Düzenli bir maaşı olmuştu. Kirasını zamanında ödeyebiliyor, çocuklarına harçlık gönderebiliyordu.
Şimdi artık her sabah Validebağ Korusu’ndan geçerek işine gidiyor, yolda açan çiçeklere selam veriyordu. Elif’in yüzü ilk defa yorgun değil, umutluydu. Hayat hâlâ zordu ama o artık yılmıyordu.